Emeklilerin tükenen hayalleri
Değerli okurlar, 2025 yılına girmemizle birlikte emekli ve asgari ücret zamları resmen açıklandı. Bu kararlarla birlikte en düşük emekli maaşı 14 bin 469 TL’ye, asgari ücret ise 22 bin 104 TL’ye yükseldi. Ancak bu artış rakamları kağpapla kısıtlı kalırken, halkın günlük yaşamında gerçek bir rahatlama yaratmaktan uzak görünüyor. Özellikle kira fiyatları ve temel gıda ürünlerindeki artış, vatandaşın bu zamların etkisini hissetmesini zorlaştırıyor.
Sahaya inip halkın nabzını tuttuğum Gebze ilçesinde, çoğu vatandaşın bu zamları yetersiz bulduğuna tanık oldum. Özellikle emeklilerimiz, artışların artan maliyetler karşısında bir anlam ifade etmediğini dile getiriyor. Ancak bu dile getirme, bir isyandan ziyade ümitsiz bir kabullenişe dönümüş durumda. İnsanlar, hayal kurmaktan bile vazgeçmiş gibi.
ÇABALAR YETERLİ Mİ?
Bir toplumda ümitsizlik artıyorsa, devlete olan güven sarsılmaya başlamış demektir. Bu, bir ülkede çözülmesi gereken en büyük sorunlardan biridir. Özellikle ekmek fiyatlarına yüzde 50 oranında zam gelirken maaş artışlarının bu orana yaklaşmaması, vatandaşın eleştirilerinin odak noktası haline geldi.
Ekonomik dar boğazların zaman zaman kaçınılmaz olduğunu kabul edebiliriz. Ancak bu durum, vatandaşın refahını artıracak adımların atılması gerekliliğini ortadan kaldırmaz. Zamların yetersiz olması bir yana, temel gıda ürünlerindeki fahiş fiyat artışları, özellikle dar gelirli vatandaşların alım gücünü ciddi oranda düşürmüş durumda. Bu durum, sadece ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal bir sorun.
TOPLUMUN PSİKOLOJİSİ…
Devletin yüksek enflasyon ortamında vatandaşın yanında olduğunu hissettirmesi şart. Bu, sade ve etkili politikalarla mümkün olabilir. Örneğin, temel tüketim ürünlerindeki vergilerin azaltılması ya da enerji maliyetlerini düşürecek uygulamalar, halkın üzerindeki yükü hafifletebilir.
Ekonomik sıkıntıların vatandaşın psikolojisi üzerindeki etkisini de göz ardı etmemek gerekiyor. Umutsuzluk ve kaygı, bireylerin hayata bakış açısını olumsuz etkiliyor. Bu durum, sadece bireysel bir sorun olarak kalmıyor; toplumsal dayanışmanın da zarar görmesine yol açıyor. Emeklilerimizin bir zamanlar sahip oldukları hayallerinden vazgeçmek zorunda kalmaları, toplumsal bir kayıp olarak değerlendirilmelidir.
Ekonominin sadece rakamlardan ibaret olmadığını anlamak önemlidir. Halkın ümitsizlikten kurtulması ve hayata yeniden umutla bakması için, ekonomik iyileştirme adımlarının yanında sosyal politikaların da devreye girmesi gerekmektedir.
Unutmayalım, umut her zaman daha iyi bir geleceğe açılan kapıdır. O kapının asla kapanmaması dileğiyle, sağlıcakla kalın.