Atatürk’ün Barış Anlayışı ve Savaş Karşıtlığı
Mustafa Kemal Atatürk, “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözünü sadece bir cümle olarak değil, bir yaşam felsefesi olarak benimsemişti. Ömrü boyunca savaş meydanlarında zaferler kazanmış bir lider olarak, savaşın insanlık için nasıl bir yıkım olduğunu herkesten iyi biliyordu. Ancak onun vizyonu sadece ulusal barış değil, aynı zamanda küresel bir düzenin kurulmasıydı. Bu yüzden, hayatta olsaydı İkinci Dünya Savaşı’na Türkiye’yi sokacağı düşüncesi, onun karakterine ve liderlik anlayışına ters düşer.
Çankaya’da Anlamlı Bir Gece: Mehmetçik ve Atatürk’ün Hüzünlü Bakışı
Atatürk’ün savaş ve insan hayatına verdiği değer, bir gece Çankaya Köşkü’nde yaşanan anlamlı bir olayla daha iyi anlaşılabilir. O gece, Çankaya Köşkü’nde Atatürk’le birlikte olan bir grup insan, sabahın erken saatlerine kadar sohbet ve içkiyle vakit geçirmişti. Sabahın beş buçuğu olmuştu; Atatürk terasa çıktı ve biraz ötedeki süngülü nöbetçiye dikkatle baktı. Yanındakilere dönüp şu anlamlı soruyu sordu:
“Bu Türk çocuğunun, orada kimi beklediğini biliyor musunuz?”
Yanındakilerden biri tereddütsüz cevap verdi:
“Köşkü bekliyor.”
Ancak Atatürk, bu cevabı kabul etmedi ve şu açıklamayı yaptı:
“Hayır, orada benim yatak odam var. O pencerenin altında dolaşıyor. Uykusuz, sabaha kadar beni bekliyor.”
Bu sözleri söyledikten sonra gözlerini nöbetçi Mehmetçik’ten ayırmadan, hüzün dolu bir sesle ekledi:
“Türk çocuğu beni bekliyor…”
Atatürk’ün bu sözleri, onun Türk milletine olan sevgisini ve sorumluluk bilincini açıkça ortaya koyuyordu. O an gözleri yaşlı, sesi titrek ve kalbi hüzün doluydu. Bu, yalnızca bir liderin askerine duyduğu sevgi değil, aynı zamanda insan hayatına verdiği değerin de bir göstergesiydi.
Atatürk’ün Hayatta Olması Dünyayı Değiştirir miydi?
Tarih, kesin cevaplar vermekten ziyade, ihtimallerle doludur. Ancak Atatürk’ün liderlik anlayışına bakıldığında, hayatta olması sadece Türkiye’yi değil, belki de tüm dünyayı İkinci Dünya Savaşı’nın yıkımından kurtarabilecek bir etkiye sahip olabilirdi. Uluslararası platformlarda barışçıl duruşu, insan haklarına verdiği önem ve akılcı dış politikası, olası bir savaş senaryosunu önlemede etkili olabilirdi.
Atatürk’ün Türkiye’yi savaş dışında tutmak için göstereceği çaba, onun “ulusun refahını her şeyin üzerinde tutma” ilkesine uygun bir hamle olurdu. Ancak o dönemin şartlarında, büyük güçlerin etkisi altındaki bir dünyada, Türkiye’nin tarafsız kalmasının ne kadar mümkün olacağını da sorgulamak gerekir.
KAYNAKÇA: N. A. BANOĞLU, YAYINLANMIŞ BELGELERLE ATATÜRK, SİYASİ VE ÖZEL HAYATI-İLKELERİ, 2. BASKI, İST. , 198, S. 296